Sosyal Reforma Etkileri

Sosyal Reforma Etkileri

İsa Mesih’in Takipçilerinin Sosyal Reformu

Bu, çok geniş çaplı bir konudur. Aşağıda genel bir bakış sunulmuştur.

 

İsa Mesih’in takipçilerini kendilerinden az imkanlara sahip kişilere yardım etmeye motive eden neydi?

İsa Mesih’in gösterdiği örnek – vergi görevlileri gibi toplumdan dışlanan kişilerle vakit geçirerek şefkat göstermiş, cüzamlıları ve diğer hastaları iyileştirmiştir.

İsa Mesih’in öğretileri – takipçilerine şöyle öğretti: “Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız. Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.” (Matta 25:35-36). Ayrıca İyi Samiriyeli benzetmesi de önemli (Luka 10:30-37).

Eski Antlaşma’da geçen insanın Tanrı’nın suretinde yaratılma öğretisi. (Yaratılış 1:27). Her kişinin sevme ve sevilme, iletişim kurma, düşünme, duygularını ifade etme ve seçimler yapma becerisi vardır; her bir kişi hayat koşullarına ve statüsüne bakılmaksızın değerlidir.

Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın öncelikle her şeyi iyi yarattığı, sonra dünyaya kötülüğün girdiği öğretisi. İnsanlar, kötü davranışlara ve kötü kurumlara karşı Tanrı’yla beraber mücadele edebilirler.

Tanrı’nın arzularının peşinden gitmek için kendi çıkarlarını feda etme inancı – sosyal reformcular kendi çıkarlarını gözeten kişilere karşı savaşmak zorundaydı (ör. Köle tacirleri). İsa takipçilerine şöyle öğretti: “Öncelikle Tanrı’nın Egemenliğinin ardından gidin” (Matta 6:33).
Aşağıda İsa Mesih’i takip ettikleri için motive olan bazı sosyal reformculardan örnekler yer almaktadır.

Cezaevi Reformu

Elizabeth Fry (1780 – 1845) – İngiltere’de ve aynı zamanda Avrupa çapında Cezaevi Reformu getirmek için başarılı bir kampanya yürüttü. Erkek ve kadın mahkûmların ayrılmasını, işlenen suça göre koğuşlara yerleştirmeyi, ücretli işçilik ve mahkûmlar için dinî ve seküler eğitim verilmesini teşvik etti. Adanmış bir Hiristiyan olarak şöyle dedi: ‘17 yaşından beri her yeni güne uyandığımda, gece gündüz Rabbim İsa Mesih’e nasıl en iyi şekilde hizmet edebileceğimi düşünüyorum.’1

İşçi hakları ve sendikalar

İlk sendikacıların birçoğu John Wesley’nin liderlik ettiği Metodistler aracılığıyla İsa Mesih’e iman etmiş olan Hiristiyanlardı. Metodist vaizler kardeşlik, sosyal uyanış, ruhsal eşitlik ve adalet kavramları üzerinde durdular. Onlar İncil’de İsa Mesih’in öğrettiği bir ilkeye dayanıyorlardı: ‘İşçi ücretini hak eder.’ (Luka 10:7). İlk sendikacılar işçilerin hak ettikleri ücretleri almaları ve hak ettikleri koşulların sağlanıp işverenlerin sömürüsünden kurtulmaları için kampanya yürüttüler. Maalesef sonraki yıllarda bazı sendikacıların motivasyonu ideoloji ve açgözlülük oldu. 2

Çocuk ve yetim hakları

19. yüzyılda İngiltere’de, sanayi devrimi sırasında kırsal kesimden fabrikalarda işlerin bulunduğu büyük şehirlere kitlesel bir göç yaşandı. Bunun sonucunda çocuklar sık sık şehirlerin aşırı kalabalık kesimlerine yerleştirildi ve oralarda sömürüldü. Lord Shaftesbury (1801 – 1885) Britanya parlamentosu içinde ve dışında uzun yıllar boyunca, kömür madenlerinde ve fabrikalarda çocuk işçiliğinin yasaklanması adına bir dizi yasa çıkarılması için başarılı bir kampanya yürüttü. Neticede fabrikalarda, imalathanelerde ve madenlerde çocuk işçiliği tamamen yasaklandı. Shaftesbury şöyle dedi: “Bir yüreğin değişiminde Tanrı’nın lütfu ne kadar gerekli, kaçınılmaz ve zaruriyse, sosyal reformlar için de Tanrı‘nın lütfu öyledir”.

O zamanın vaizlerinden biri olan Charles Spurgeon, Shaftesbury hakkında şöyle demiştir: “Onun kadar İsa Mesih’in müjdesine bağlı, Tanrı ve insan davasında aktif bir adam tanımadım.”3 Shaftesbury 33 hayır kurumuna destek oldu. Ayrıca zihinsel özürlüler ve baca temizliği işinde çalışan erkek çocuklar için kampanya yürüttü ve fakir çocuklara ücretsiz eğitim vermek için bir dernek kurdu (1844-1881 yılları arasında 300.000 çocuğa destek oldu). ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkeler onun örneğini takip ederek kendi çocuk işçiliği yasalarında iyileştirmeler yaptılar.

Fahişeleri kurtarmak

Josephine Butler (1828-1906) – başka bir adanmış Hiristiyan. Büyük şehirlerde hayat koşulları yüzünden fuhuş yapmak zorunda kalan kadınlar için yüreğinde büyük bir şefkat vardı. Kurtulan fahişeler için yurtlar kurdu ve İngiltere genelinde ve Avrupa’nın birçok yerinde çocuk fuhşuna ve seks ticaretine karşı kampanya yürüttü.

Genç adamlara ve kadınlara büyük şehirlerde yardım etmek

1844 yılında, George Williams ve bir grup erkek Londra’da, Genç Erkekler Hiristiyan Derneği’ni (Young Men’s Christian Association) kurdular. Amaç, kırsal kesimlerden şehirlere gelen genç adamları yanlış eylemlerden uzak tutmaktı. Dua ediyor, Kutsal Kitap okuyor, sosyal ve eğlenceli faaliyetler yapıyorlardı. Çok geçmeden, iş arayan veya bir yerden başka bir yere giden erkeklere GEHD otellerinde ucuz ve geçici süreli konaklama hizmeti oluşturdular. 1851 yılı itibariyle GEHD hızlıca büyüdüğü ABD’ye yayıldı. Şu anda 120 ulusal şubesi olan dünya çapında bir kuruluştur, ancak artık üyelerinin kilise mensubu olmaları gerekmemektedir. Buna benzer bir kadın hareketi olan GKHD (Genç Kadınlar Hiristiyan Derneği – YWCA) 1855 yılında kurulmuştur.

Köle ticaretinin kaldırılması

Diğer bazı dinlerin kurucularının aksine İsa Mesih hiç köle sahibi olmamıştır. O’nun öğretilerinin birçoğu bu fikre tamamen karşıttır. Şöyle demiştir: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’ (Markos 12:31). O’nun verdiği Altın Kural şuydu: ‘İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın’ (Matta 7:12). Ayrıca, en büyük insanın başkalarına hizmet eden insan olduğunu söyleyerek radikal bir öğretiş vermiştir (Matta 20:26). Maalesef, ileriki yıllarda bazı takipçileri O’nun bu öğretişlerini umursamamıştır.

Grek ve Roma dünyasında çoğu ev sahibinin kölesi vardı. Genellikle bu köleler Roma ordularının fethettiği yerlerden olurdu. 13. yüzyılda Aziz Thomas Aquinas köleliğin bir günah olduğunu öğretti. İsa Mesih’in öğretileri, 14. yüzyılda Avrupa’dan köleliğin silinmesinde önemli bir etken olmuştu. Sonrasında birkaç papa köleliğin aforoz edilme sebeplerinden biri olduğunu ilan etti: Papa III. Paulus 1537’de, Papa VIII. Urbanus 1639’da, Papa VII. Pius 1815’te ve Papa XVI. Gregorius 1839’da. Ancak, sonraki nesiller bu emirleri kişisel kazançları uğruna görmezden geldi.

Arap ve Hiristiyan tüccarlar köle alıp satarak para kazanabileceklerini gördüklerinde, Afrika kabileleri arasında kölelik zaten büyüyordu. 10 milyon kölenin Amerikan sömürgelerindeki köle pazarlarına ulaştığı (ayrıca 5 milyonunun yolda hayatlarını kaybettikleri), 4 milyon kölenin de İslam ülkelerine satıldığı (1510-1868 yılları arası, ancak öncesinde ve sonrasında milyonlarcası var) tahmin edilmektedir.4

Köle ticaretine karşı kampanyalar

İsa Mesih’in takipçileri, 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa ve Amerika’da köle ticaretinin kaldırılması konusunda yoğun bir çalışma içine girmişlerdir. 1755 yılında, Quakerler olarak adlandırılan Amerika’daki bir Hıristiyan mezhebi, köle muhafaza etmeyi kınayan bir risale dağıttı. 1770’lerden itibaren, Quakerlerin birkaç derneği üyelerinin köle sahibi olmasını yasakladı.

Amerika’daki Quakerler, Britanyalı Quakerleri köleliğe karşı kampanya yürütmeleri için teşvik etti ve 1787 yılında Londra’da, Köle Ticaretinin Kaldırılması Derneği (Society for the Abolition of the Slave Trade) kuruldu. Metodist hareketinin kurucusu olan John Wesley (1703-1791) ve önemli katkıları aşağıda özetlenen iki etkili adam da dahil olmak üzere başka Hiristiyanlar da bu harekete katıldı.

William Wilberforce (1759-1833) – daha önce kölelik Avrupa’da neredeyse sona ermiş olsa da, 17. yüzyılda özellikle Britanya kolonilerinde yeniden canlandı. William Wilberforce adanmış bir Hiristiyan’dı ve bir keresinde şöyle yazmıştı: “Hiristiyan adıyla anılmak, ama Mesih’e bağlı olmamak anlamsız. İsa, takınca bize şans getiren sihirli bir mücevher gibi değildir. O Rab’dir” ayrıca şunu da yazdı: “Her şeye kâdir Tanrı önüme iki büyük görev koydu. Köle ticaretinin ortadan kaldırılması ve görgünün (ahlâkın) reformasyonu.”5

Britanya Parlamentosundaki 20 yılı boyunca, tüm muhalefete karşın Britanya’nın köle ticaretine izin vermesine güçlü bir şekilde karşı çıktı ve kampanya yürüttü. 1833’teki ölümünden birkaç gün önce, Parlamentonun Köleliği Kaldırma Yasasını yürürlüğe geçirdiğini öğrendi. Bu yasa sonucunda Britanya’da ve Batı Hint Adaları kolonilerinde 700.000 köle serbest bırakıldı. Hükümet, köle sahiplerine tazminat olarak 20 milyon sterlin (ulusal bütçenin %40’ı) vermeyi kabul etti. 1840’ta, kölelik tüm Britanya İmparatorluğu’nda yasadışı ilan edildi. Britanya bunu yapan ilk modern ülkeydi. Buna karşın, kölelik Suudi Arabistan’da 1962’de, Yemen ve Umman’da 1970’te, Moritanya’da 1981’de ve Nijer’de 2004’te yasadışı ilan edildi.

Thomas Clarkson (1760-1846) – Cambridge Üniversitesi’nden mezun olduktan bir süre sonra Tanrı’nın kendisini köleliğe karşı kampanya yürütmeye çağırdığını hisseden Clarkson, 50.000 km’den fazla at üzerinde seyahat ederek İngiltere’nin her yerinde toplantılara konuşmacı olarak katıldı ve kampanya organize etti. Wilberforce’u kölelerin taşınırken içinde bulundukları korkunç koşullar konusunda bilgilendirdi. Wilberforce daha sonra bu gerçekleri Britanya Parlamentosundaki güçlü konuşmalarında kullandı.

Amerika’da köleliğin kaldırılması çok daha uzun sürdü ve birçok karışık etkene bağlıydı. Rodney Stark köleliğe karşı hareketin ortaya çıkışını ve devam etmesini şunlara bağlar: 1) Kuzey taraftaki kiliselerin ahlâkî öfkesi, 2) köleliğin sürdürüldüğü Güney bölgesinin coğrafi olarak yakınlığı ve eski kölelerin tanıklığı, ve 3) Kuzey’deki çok az kişinin kölelerden yararlanması. 6 Stark ayrıca başka hiçbir dinin köle ticaretini sona erdirmeye yönelik ahlâkî bir motivasyon vermediğini belirtir.

Harriett Beecher Stowe’un yazdığı Tom Amca’nın Kulübesi adlı kitap, kölelerin çektiği acının Amerika’nın hem Kuzey hem de Güney’inde daha geniş bir kitleye ulaşmasında yardımcı oldu. Kitap Amerika’da üç milyon, sonra dünya çapında 40 dilde 40 milyon adet sattı. Yazar Hiristiyan bir vaizin kızıydı ve bir vaizle evlendi. Abraham Lincoln onunla ilk görüşmesinden sonra, Amerikan iç savaşını kastederek şöyle dedi: ‘Demek bu büyük savaşı başlatan küçük kadın sizsiniz.’

Başka önemli sosyal reformlar

Hindistan’da satinin sona ermesi

Sati, bir adamın ölü bedeni cenaze merasiminde yakılırken, karısının canlı olarak yakıldığı bir Hindu geleneğiydi. Hintli bir tarihçi şöyle der: ‘1829’da satinin kaldırılması, Hiristiyan misyonerlerin çabalarının sonucudur. Onlar, bu âdete karşı harekete geçmekte tereddüt eden Britanya hükümetine karşı çok çalıştılar. Araştırmacılar gönderdiler, veri topladılar, kurbanların istatistiklerini derlediler ve bu geleneğe karşı vaaz ettiler, kitap ve broşür yayınladılar. Bu, Britanya’da sati karşıtı bir kamuoyu oluşturulmasına yardımcı oldu. Bu çalışmalar Britanya parlamentosunu bu âdeti yasaklamaya zorladı.’7 Müjdeciler olarak bahsettiği kişiler William Carey, William Ward ve John Marshman’dı.

ABD’de Sivil Haklar Hareketi

Hiristiyanlar, Afrikalı Amerikalılar için beyazlara daha önce verilen anayasal ve yerel hakların uygulanmasına yönelik uzun mücadeleye aktif olarak katıldılar. Ne yazık ki bazı Hiristiyan olduğunu söyleyenler, özellikle ABD’nin güneyindekiler siyahilere haklarını vermemekte direndiler. Ancak, hareketin birçok lideri kilise hizmetinde çalışanlardı. Bunlardan biri de beyaz bir ırkçının suikastına kurban giden Dr. Martin Luther King’ti (1929-1968). King şöyle demişti: “Kullan beni, Tanrım. Bana kim olduğumu, kim olmak istediğimi ve ne yapabileceğimi göster ve kendimden daha büyük bir amaç için kullan.”8 Ayrıca birçok kilise de bu harekette aktifti.

Güney Afrika’da hakikat ve uzlaşma

Çok yazık ki, Güney Afrika’daki birçok adanmış Hiristiyan, İsa Mesih’in öğretilerine karşı gelerek hükümetin ırk ayrımı politikasını desteklediler, siyahilere ve beyazlara farklı davrandılar. Siyahilere alt tabaka olarak davranıldı, hatta bazen insandan aşağı bir varlıkmış gibi. Buna rağmen ırk ayrımına karşı kampanya yürüten kişilerden bazıları Piskopos Trevor Huddleston ve Piskopos Desmond Tutu gibi adanmış Hiristiyanlardı.

1993 yılında ırk ayrımcılığı sona erdikten sonra, ayrımcılığı ve nefreti iyileştirmek adına 1995’te, Başpiskopos Tutu tarafından yönetilen Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu kuruldu. O dönemdeki Şili büyükelçisine göre Komisyonun ‘uzlaşmanın kapsamına dair doğru mesajı ileten güçlü bir Hıristiyan tövbe ve bağışlanma alt metni’ vardı. Bunun yanı sıra Başpiskopos Tutu 30 yıllık mezhep çatışması sırasında işlenen zulmün failleri ile mağdurları arasındaki uzlaşma konusunda tavsiyede bulunmak için Kuzey İrlanda’ya gitti.

FOTOLAR

1 Kölelik // The British Library, Unsplash

2 Fakir erkek çocuk // Muhammad Muzamil, Unsplash

3 Elizabeth Fry // Kamu malı

4 John Wesley’nin antlaşma duası // Mount Carmel United Methodist Church, ABD

5 Kömür madeni çocuklar // Kamu malı

6 Josephine Butler // Kamu malı

7 George Williams portre John Collier tarafından // Wikipedia

8 Köle ticareti için kullanılmış gemi // Kamu malı

 

REFERANS

1 Elizabeth Gurney Fry, “Memoir of the Life of Elizabeth Fry”, 1. Cilt, Hatchard: London, 1848, sy. vii.

2 Nigel Scotland, Anvil, Cilt 14, No 1, 1997.

3 J. Wesley Bready, “Lord Shaftsbury”, New York: Frank-Maurice, 1927, sy. 13.

4 Stark, Rodney, “For the Glory of God” (“Tanrı’nın Yüceliği İçin”), Princeton University Press, Kindle Edition, sy. 306-307.

5 MacFarlane and Thompson, “Comprehensive History of England”, 1792, sy. 752.

6 Stark, Rodney, “For the Glory of God” (“Tanrı’nın Yüceliği İçin”), Princeton University Press, Kindle Edition, sy. 346.

7 Ameeta Singh, ‘The Role of Missionaries in abolition of sati custom in India with special reference to Serampore Missionary’, IOSR Journal of Humanities and Social Science (IOSR-JHSS) Cilt 20, Sayı 10, Ver. II (Ekim 2015) .

8 Martin Luther King, Jr., “A Testament of Hope: The Essential Writings and Speeches of Martin Luther King”, Harper-Collins, 1991.